Ardına hiç bakmadı…
Biliyordu ki, bir an dönüp baksa, yıllardır özlemini kurduğu ve günlerdir hazırlandığı şu an yok olup gidecek…
Bir saniye dursa, dönüp ardına
baksa, içine girmiş olduğu andan çıkacak ve her şeyden vazgeçip, geri
dönmemecesine kaçıp gitmeye hazırlandığı o karar anına geri dönecek…
Biliyordu ki, dönüp arkasına
baksa, kaçmak istediği hayatına geri dönecek …
İçindeki ses “dön bak arkana”, “dön hadi”, “geri dön” diyordu ona durmaksızın...
Ama o durmadı...
Ve bakmadı…
Ve dönmedi…
Biliyordu ki, her şeyden
vazgeçilebilir, her şey bir gün bitebilir, her şey yeniden başlayabilir…
Bir hayat yok edilebilir, bir
hayat sıfırdan inşa edilebilir…
Biliyordu… Her şey bir andı,
bir anlıktı…
Karar vermek bir an, kararı
uygulamak bir an, vazgeçmek bir an, gitmek bir an, geri dönmek bir an…
Küçücük bir ‘büyük an’dı her
şeyi silip atan; bir şeyi yeni, bir şeyi eski yapan… Bir andı, sadece bir an…
Kafasını çevirip evinin
kapısına baksa, adımlarını durdurup onu vazgeçirecek olan şeyi görecekti orada:
Koskocaman ve küçücük bir an!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder