Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

17 Temmuz 2012 Salı

ÖYKÜ CESETLERİ


Yarım bırakılmış, tamamlanamadan ölmüş öykü cesetleriyle dolu ev...

Her uyandığımda, yataktan sarkıttığım ayaklarıma yapışıyor içlerinden biri. Ondan kurtulsam, attığım diğer adımda bir başkasına takılıyorum. Bir odadan ötekine geçişte, koridor boyunca yerlerde, hatta evin tüm duvarlarında bana varlığını / yokluğunu / bitmemişliğini hatırlatmaya çalışan bir öykü cesediyle karşılaşıyorum.

Öyle büyük bir abluka altındayım ki, bu zombilerden kurtulmanın tek yolu, yepyeni öyküler doğurmak ve yaşamalarına izin vermek. Belki ancak o zaman, bitirmeyerek ölümlerine neden olduğum, katlettiğim o öykücükler öfkeli ruhlarından kurtulup arınır ve reenkarne olup kitap sayfalarını doldurur....

Evet, zaman, yeni öyküler doğurma zamanı...

Zaman, beni rahatsız eden, vicdanıma dokunan öykü cesetlerinden kurtulup yenilerine yaşam verme zamanı...

1 yorum:

  1. Aynısı müzisyen açısından müzikal açısında da sıkça yaşanan bir durumdur. Bir tema gelir aklına, not edersin. İşin kötüsü orada olduğunu bilirsin ama elin varıp da duyguların çağlayıp da bitiremezsin... Erken doğmuş eserleri küveze de sokamazsın ki yaşasınlar...

    YanıtlaSil