Sabırsızlıkla, heyecanla, merakla beklediğim 'Kedi' filmine gittim sonunda. Film boyunca yüzümden gülümseme eksik olmadı. Film yalnızca bir kedi filmi değil aynı zamanda İstanbul'a bir güzelleme. Aslında filmin adı 'Kedilerin İstanbul'u' ya da 'İstanbul'un Kedileri' bile olabilirmiş. Kentsel dönüşüme, rant manyaklığına, ucube beton ve çelik yığınlarına, çirkin gökdelenlere, avm'lere, sitelere rağmen bu şehrin hâlâ güzel kalabilmesine, en azından bazı yerlerinin hâlâ muhteşem... olabilmesine hayret ediyor insan. İşte bu film, tüm bu çirkinlikler içindeki güzelliklere odaklanmış. Hem görsel bir şölen hem de manevi bir ilaç sunuyor bizlere.
Adeta "İstanbul'un bu güzelliklerini gör işte" diye ısrar ediyor. Biz kediseverlere ise,
böyle bir şehirde yaşadığımız için, her tarafımız kedilerle dolu olduğu için ne kadar şanslı olduğumuzu hatırlatıyor.
Kullanılan müzikler de harika. Yüzümdeki daimi gülümsemeye ara ara da gözyaşlarım eşlik etti. Barış Manço'ya çakılan selam; 70'li yılların Türkçe pop şarkıları; bunca kötülüğe rağmen kendilerini sokak hayvanlarına adayan kanatsız meleklerin yaşadığını görmek; o insanların gözlerindeki bilgelik ve adını koyamayacağım daha bir sürü minik detay gözlerime zaman zaman yağmur indirdi...
Özellikle kedisever dostlarımın bu filmi görmesini hararetle tavsiye ederim; ama sadece kedicilerin degil İstanbul âşıklarının da...
Filmdeki her biri ayrı bir karakter olan kedilerin muhteşemliğini söylemeye bile gerek yok! Onlar zaten hep olağanüstü! ❤
Yönetmen Ceyda Torun'a bizlere bu duyguları yaşattığı için teşekkür ederim.